11 Haziran 2007 Pazartesi

İKİ RENKLİ KUP-ISLAK KEK-TAZE FASULYE


iki renkli kuplar

damla çikolatalı ıslak kek











taze fasulye






hafata sonu çok güzel geçti.Cumartesi kardeşim bizdeydi.Gelirken çok lezzetli bir kek getirdi,damla çikolatalı ıslak kek.Tadı ve kıvamını çok güzel tutturmuş,tarifini yazacağım.Pazar günü de çocuklar herzaman ki gibi bisiklete binmek istediler.Tabiki bizi bu koşullarda ya Yeşilyurt sahil veya Florya belediye tesisileri paklar.Bizde bu pazar Floryadaydık.Hiç sahil boyunca yürümediğimizden,bu sefer çocukları sahilde bisiklete bindirdik.Belediyenin orada pilajı yeniden açtığından haberim yoktu.Soyunma kabinleri,duşlar,mini büfeler,herşeyi düşünmüşler.ve hertaraf yemyeşil çimenlendirilmiş.Fakat bütün bu görüntünün arasında asılmış olan yazılar kafamı karştırdı.Bir yandan "DENİZE GİRMEK YASAKTIR" yazarken bir yandan da pilajda uyulması gereken kurallar asılıydı?!
Anlamadık ama sahil hınca hınç doluydu.İnşallah çevre bir nebzede olsa temiz kalır.Öğleden sonra döndüğümüzde çok yorulduğumuzdan hepimiz bir yerlere kıvrılıp uyumuşuz.Klakar kalkmaz canım soğuk bir şeyler istedi.Ben de üşenmedim ve bir gün önce aldığım taze fasulyeyi pişirdim.Herzamanki gibi "şu düdüklü tencereyi icaat ededenden Allah razı olsun"diye dua etmeyi deunutmadım.İcaat eden ihya olmuştur herhalde!Yanına da minoşlar için iki renkli kup yaptım.
ZETYİNYAĞLI FASULYE
malzemeler:
1 kg en tazesinden fasulye
2 adet orta boy soğan
4 adet orta boy domates
2 adet orta boy havuç
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 diş sarımsak
1+ 1/2 su bardağı su
3 küp kesme şeker
tuz,karabiber
yapılışı:
Taze fasulyeleri bir güzel yıkadıktan ve ayıkladıktan sonra varsa düdüklüde yoksa tencerenizde
önce zeytinyağında soğanlarınızı ve sarımsağınızı hafifce kavurun.Bunun üzerine aynı dafulyelerinizi kestiğiniz gibi önce havuçlarınızı kesin biraz kavurun ve üzerine fasulyelerinizi kesip yerleştirin bir 3-5 dk.ben diriliğinin gitmesini bekliyorum.Ama düdüklüde pişiriyorsanız bu şart değil.Sonra üzerine domatesleri tuzunu,karabiberini,şekerini ve suyunu ekleyip düdüklünüzü 10 dk ayarlayın.Gerçektende 10 dk.sonra nefis bir taze fasulye şöleni çekebilirsiniz.
İKİ RENKLİ KUP
malzemeler:
1 paket kakaolu pudding
1 paket çilekli pudding
3,5+2,5 su bardağı soğuk süt
12 adet çilekli veya kakaolu waffel
çekilmiş cam fıstığı
yapılışı:
önce kakaolu puddingi pakettek tarifine göre pişirin ve kuplarınızı paylaştırın.Kakolu pudingginiz ılınınca onun üzerine çikolatalı puddinginizi pişirip kupplara paylaştırın.Arzu ederseniz üzerine veya arasına çilek de dilimliyebilirsiniz.Benim minnoşlar sevmediğinden ben arasına koymadım.Üzerine wafeli çok sevdiklerindeen ikişer tane waffel koydum ve çekilmiş çam fırtığı ile süsledim.







5 Haziran 2007 Salı

LEVREK GÜCEVE DÜŞMÜŞ





Balığı oldum olası çok severim.Her türlü tarifini denemeye gayret ediyorum.Herşeyden önce çocuklar için.Onlar da sevsinler ve yesinler diye.Bu tarifi biraz atmasyon biraz da nette dolaşırken rastladığım balık tarifleri ile harmanladım.Acayip lezzetli bir balık güveç çıktı ortaya.Mutlaka deneyin derim.Aman ha fırından çıkınca en az 15 dk demlendirin.Çok sıcak oluyor.Yanına da güzel bir roka salatası ve çıtır ekmek.Afiyet olsun...
Levrek Güveç
malzemeler:
2 adet levrek
(temizlenmiş ve kılçığı filoto usulu kesilerek çıkartılmış)
1/2 çay bardağı zeytinyağı
2 diş sarımsak
1 adet kuru soğan
2 adet yeşil biber
2 adet domates
1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
4 çorba kaşığı krema
200 gr mantar
yarım limon
tuz,karabiber
yapılışı :
2 adet levreği mutlaka balıkcınızda fileto usulu kılçığını çıkartırın ,kılçık ile uğraşma derdiniz olmuyor.
Sonra ayrı bir yerde mantarı bir kaç damla limonla soteleyin,ki kararmasınlar.Başka bir tavada da zeytinyağında soğan ,yeşil biber ve sarımsak ve domatesi katıp bunları da bir güzel soteleyin ve mantarları da bu karışıma katın.Arzu ettiğiniz kadar tuz ve karabiber ile tatlandırmayı da unutmayın.Ben ayrıca içine Carrefourun baharat kısmında satılan balık karışımı ile tatlandırmayı tercih ettim.En son içine iri dilimlediğiniz levreği de katarak hepsini güveç kalplarınıza paylaştırın.Fırına sürmeden önce üzerine kremayı da gezdirip fırına sürün.Yaklaşık bir 15dk. sonra üzerine kaşar peynirini de serpin ve nar gibi kızarmaya bırakın.Böyle lezzetler kaçmaz...




DOĞANIN YAŞGÜNÜ



Burdan teyzoşumuza teşekkür ederiz.Kocaman bir kase kısır getirdi tadı muhteşemdi.Bir de peynirli turtalarına diyecek yokdu.Herşey çok güzel oldu.Anneannemiz de kek yapıp getirdi.Ben de Arzumun kalpazan böğreğni yaptım onun da mutlaka burdan tarifini vereceğim.Her tadan çok beğeniyor.Zeytinyağlı sarma,patates salatası ve kanepeleri de unutmayalım.Doğacık aslında arkadaşları da gelsin istedi.Ama bu sefer bunu organize edemedik.Seneye inşallah 1.sınıfa başladığında sınıf arkadaşlarını davet eder.Ona süpriz olarak Barbie bebekli pasta yaptım.Hiç bu kadar uğraşacağımı tahmin etmemiştim.Şimdiye kadar şeker hamuru ile çalışmadığımdan bir kere deniyeyim istedim.Ama zorlansamda azimle Barbie bebeğimizi pastamızla bütünleştirmeyi başardım.Etekleri biraz yamuk oldu ama rengiyle Doğayı tavlamaya yettide arttı bile.Doğukanım pastayı görünce hemen kendi doğumgünü için Spidermannli pasta siparişini verdi.Çalışmam lazım.Yoksa Spidermannden başka birşeye benzerse Doğu acayip üzülür.Neyseki daha vaktimiz var.

23 Mart 2007 Cuma

LEVREK ÇORBASI


Levrek çorbası


Malzemeler : 4 kişilik


* 1 adet orta boy Levrek

* yarım kereviz (sevmiyorsanız koymayın)

*1 adet orta boy patates

*1 küçük havuç

*yarım rendelenmiş yemeklik beyaz soğan

*5 su bardağı su

*1 yemek kaşığı zeytinyağı

* tuz,karabiber,nane


terbiyesi için:


*1 tatlı kaşığı un

*1 yumurtanın sarısı

*1/2 limonun suyu


Hazırlanması:


1. Önce bire adet beyaz soğanı tencerede zeytinyağı ile ölünceye kadar kavurun.sonra buna 5 su bardağı sıcak suyu ekleyin.


2.Su kaynayınca 1 adet orta boy patatesi ve 1 adet küçük havucu ince keserek kaynayan suda haşlamaya bırakın.Arzu ederseniz patates ve havucu rende yapıp da haşlıyabilirsiniz.


3.Bu karışımın içine içi temizlenmiş 1 adet orta boy levreğide koyarsanız levrek kuyruğu ve kılçığı -derisi ile birlikte haşlanınca tadı daha da güzel olacaktır.Kısık ateşte çorbayı 15-20 dk pişirin.Çorbayı karıştırmayın ki balık kaynayan suda dağılmasın.


4.Daha sonra balığı yine bütün olarak çıkartıp kesme tahtasının üzerinde biraz el marifeti ile kılçıklarından kolayca kurtulun.Zaten balığın kılçıkları iri olduğundan,kolay ayıklanıyor.


5.Ayıkladığınız balık etlerini yeniden çorbanıza atmadan,el blendırı ile çorbanızı öğütün.Sonra içine ayıkladığınız balık etlerini katın.(İsterseniz hiç malzemeyi öğütmeden de yapabilirsiniz,ben çocuklar malzemeyi görüp de yemekten vazgeçmesinler diye öğütüyorum,sizin isteğinize kalmış.)


6.Son olarak çorbanın terbiyeli olması için ayrı bir kasede karıştırmış olduğunuz 1 tatlı kaşığı un-1'2 limon suyu ve 1 yumurtanın sarısını yavaş yavaş çorbaya yedirin.Nefis bir çorba,tavsiye ederim.


7.Ben karabiber,tuz ve az nane ile tatlandırdım.Siz damak zevkinize göre tatlanırabilirsiniz.



MARTIN KARARSIZLIĞI

Bu nasıl Mart ayı?Soğuk mu sıcak mı,yoksa şaşırmış da kendini bazen Şubat bazen de Mayıs mı zannediyor,bilinmez!Bizim evde şu sıralar Mart gibi.Bazen sıcak,bazen soğuk,bazen de ılık imbatlar esiyor.Mart ayında canım Doğanın doğum günü.Martın 1 de başlıyor zaten balık misali kıvranmaya.
"Kaç gün kaldı doğumgünüme diye?".Ben de tabi "daha iki hafta falan var" diyorum.Ama o tabiki tatmin olmuyor.Ameliyata girecek bir doktorun titizliği ile "yok,yok kaç gün kaldı yani 5 gün mü-8 gün mü ,öyle söyle anneciğim(annecim şeklinde seslendirir harzaman)diye çıkışıyor.Pardon ya,nasıl unuttum senin titizliğini "16 gün kaldı şekerim" diyorum."Hafta sonlarını da saydın mı anne?".
İşte o aralarda bir yerlerde ben de bir kopukluk oluyor.Yükselen sinir uyarıcı algılarım,beynime "sabret aman ha,çocuk pek hevesli,bozma şimdi sevincini!" diyor.Tabii bütün bunları ben salise hızı ile düşünürken o daha hızlı bir kararlılıkla (ki bunu hala nasıl yapabildiğini çözmüş değilim)ben yükselen sinirlerimi baskılamaya çalışırken son sorusunu 3 kez daha tekrarlıyor.Tekrarla yavrum,haklısın tam ve net cevap almalısın.Almalısın ki bana ne kadar zulum edebileceğini tam olarak gün-saat-saniye olarak bilesin!Aynen de öyle oluyor zaten,ondan sonraki 16 gün boyunca,biz sabahları doğum günü ile uyanıp hediye heyecanları ile uyuyoruz.Hergün yeni bir davetli listesi oluşturup,Anneanneden ve babaanneden hediyelerimizi garantiliyoruz.
Bayılıyorum aslında kızımın azmine.Bu sene bir azim de ben göstereyim dedim ve büyük bir işe kalkıştım.Ona şeker hamuru ile süslenmiş bir doğumgünü pastası hazırlamaya karar verdim.Açıkcası ortalarda bir yerlerde pişman olduğum oldu.Yani daha önce hiç denemediğim ve elime almadığım bir malzemeyle çalışacaktım.Sadece algılarıma güvendim,ama zorlandığımı itiraf etmeliyim.Fakat başardığıma inanıyorum.Daha önceden niçin öğrenmediğime pişman oldum.Ama en kısa zamanda bu konuda kendimi geliştireceğim.Kafaya koymaya göreyim bir kere!Neyseki pasta yetişti,ve ortaya etekleri yayvan,pembe bir barbie çıktı.Doğa bitince bayıldı ve kapıdan giren herkese önce pastasını gösterdi.İşte böylece bir doğumgünü faslı daha atlatıldı .
Doğukan da şimdiden siparişini verdi tabii."Anne benim ki de Spidermann li olsun"diye.Olsun ,olsun da gerçekten çalışmalıyım,yoksa Spidermann palyaçoya benzerse bizim ki de pek bozulur...

4 Mart 2007 Pazar

TOMBİŞ TOMBİŞ SARMALAR




Babaannemin ki gibi tombiş olmasalada,benim sarmalarım da birazcık tombiş sayılırlar.Ah güzel babaannecim o avucunun içinde nasıl da muska gibi sarardın o sarmaları.Bir de hatırladığım ,Karadenizli olduğumuzdan sarmayı kara lahana yapraklarından sarardı.Et olarak da kıyma değilde satır eti kullanırdı ve tencerenin dibine mutlaka kemik koyardı...Tabi benim sarmam onun yanından bile geçemez.Ama günün birinde mutlaka aynı babaannemin sarmalarının tadını tutturacağım.Malesef iyi lahana yaprakları bulamadığımdan pazı yaprağı kullandım.
Resimdeki limon sizi yanıltmasın,benimki de etli sarma.Oğlum bayılıyor etli sarmaya.Hadi üşenmeyin siz de kendi tombişlerinizi sarın...





30 Ocak 2007 Salı

OCAKTA BAŞLAYAN SUBAT TATİLİ

Yine uzun zaman oldu yazamadım.Ama bu arada bıdklarımla "Şubat tatiline"girdik.Eveeet tabiki karneler alındı.Sormayın heyecanlarını.Doğukan göğsünü gere gere soranlara "hepsi 5"diye açıklama yaparken anasınıfından karne alan Doğa da daha kimseler sormadan "sadece yemek yeme zayıf..."diye hayıflanıyor.Babamızla yaz tatili yapamadığımızdan,söz verdiği kış tatiline çıktık.3 günlüğüne Bolu-Abant ta geldik.Şu an yazımı da otelden yazıyorum,çünkü burda resmen rehin kaldık.Buraya gelirken başlayan kar yağışını ciddiye almadık ama Boluya vardığımızda,ayrı bir gezegene gelmiş gibi olduk.Çocukluğumun geçtiği Almanyada bile bu kadar çok kar görmemiştim.Göz gözü görmüyor.Odamızdan sadece ilk günü görünen göl manzarası ve çam ağaçları ile kaplı dağ manzarasından eser kalmadı.Her yer bembeyaz bir battaniyenin altında kaldı adeta.Yarın son günümüz ve şimdiden nasıl döneceğimzin hesabını yapmaya başladık.Resepsiyonda rastladığımız her yeni gelen aileye "nasıl geldiniz ?" gibi garip bir soru sorup onlarda "zor da olsa yavaş yavaş gelebildik"dediklerinde bir gizli"oh"çekiyoruz.Hani beki dönemeyiz diye korku var ya....Çok güzel resimler çektim.İnşallah İstanbula sağ salim döneriz ve ben de çektiğim resimleri ekleyebilirim.

Not:bu arada Bolu-Abant sapağına gelmeden Koru restorant da yediğim peynirli şehriye ve kayısı kompostosunun tadı hala damağımda kaldı.Tek kelimeyle muhteşemdi.Sadece şehriye üzerine koydukları peynirli sos biraz tuzlu olduğundan az tuzlu sevenler için sosunu da az isteyin,ama yolu buradan geçen herkese tavsiye ederim...

10 Ocak 2007 Çarşamba

BAYRAM VE YENİ YIL YEMEĞİ

Portakal suyunda kereviz , ızgara biber ve patlıcan , peynirli börek , mercimek köftesi , kinzili ezme , barbunya pilaki , milföye sarılmış içli pilav

Bu yıl bayram bereketini yeni yıla da taşıdı.Herkes sevdikleri ile bir araya geldi ve bu vesile ile güzel masalar kuruldu.En çok da sevinen çocuklardı.Daha akşamdan bayramda alacakları hediyelerin heyecanından zor uyudular.Sabahacele ile el öpüp kedi gibi yalvaran gözlerle hediyelerini beklediler.Sevinçleri görülmeye değerdi.İnşallah onlar bu güzel duyguları daha nice yıl yaşarlar.Herşeyi çok çabuk tüketen bir devirde yaşadığımızdan onların da bu heyecanlarını yitireceklerini düşünmek bile istemiyorum...
Büyük bir hevesle gittikleri bayram ziyaretlerine oyuncaklarını da götürdüler ve her gittikleri yerde bir parçasını unuttukları için adeta bir işaret yolu oluşturdular.Tabiki biz de bu vesile ile ziyaretlerimizin bazılarını iki kere yapmak zorunda kaldık.Yeni yıl yemeğini annemlerde yedik.Annem heyecanından ve titizliğinden yıllar geçsede hiç birşey kaybetmemiş.Gungan ile bol bol güdük.Yok yok anneme değilde biz yaşlanınca ondan beter olacağımızdan sonraki hallerimizle abartarak dalga geçtik.Herkes birşeyler yapıp getirdiği için menü oldukça renkli ve ilginç oldu.Tariflerini daha sonra mutlaka vereceğim.Özellikle içili pilav(ben yaptım diye değil) çok güzeldi bir de gunganın kinzili ezmesi de değişik geldi bana.Masalarında ilginç tatlar ve baharatlar denemek isteyenler için güzel bir tarif.Tabiki portakallı kerevizi de yabana atmayalım...

9 Ocak 2007 Salı

YILDIZ GİBİ REÇELLİ KURABİYE







Nihayet kendi yaptığım bir mutfak lezzetinin resmini sayfamda yayınlıyabiliyorum.İnanmıyacaksınız ama sabahtan beri bloğumla uğraşıyorum.Eğer keşfedemeseydim galiba sinirden ülser olacaktım,çünkü mideme ağrılar girmeye başlamıştı...Neyseki bunu da atlattık.Kurabiyelerimin tariflerini daha sonra vereceğim.Bu lezziz şeyleri miniklerimle beraber yaptık.Kim bilir belki ondandır ki büyük bir afiyetle kurabiyeleri yediler.Doğacık neden üste konulan ve içi yıldız gibi oyulan kalıbın alttaki ile aynı olması gerektiğini pişirene kadar anlamadı.Ancak kurabiyeler pişip ,içine reçel koymaya gelince
" aa anladım,reçeller yıldız gibi olsun " diye bir yorumda bulundu.Eh bu da bir alternatif olabilir tabiki...biz de Doğayı üzmeyelim ve bunlara yıldız gibi reçelli kurabiye diyelim ...